3 Aralık 2012 Pazartesi

15. Hafta:Bariz Güç Farkı

Jovetic ve Ljajic'in yokluğunu hisseden Fiorentina dışında ilk 7 sıradaki takımların galibiyetle kapadığı hafta ligin gidişatı hakkında önemli ipuçları verdi.Juve Glik'in atılmasıyla 10 kişi kalan Torino karşısında galibiyete ikinci yarıda ulaşırken forvetlerinden gerekli verimi alamasa da orta saha gücü ve geniş kadrosuyla şampiyonluğun tek favorisi olduğunu tekrar gösterdi.
3 maçlık puan kaybından sonra evinde Miccoli'den yoksun Palermo karşısına çıkan Inter'in kötü futbolu devam etti.3-4-1-2 ile sahaya yayılan takımda Perreira-Cambiasso-Gargano-Zanetti'den oluşan orta saha dörtlüsü ağır, uyumsuz, pas yapamayan dolasıyla yaratamayan görüntüsüyle içler acısı halde.Sadece adam takibi ve alan kapama yapabilen orta saha sayesinde her maç üç ihtimalli gibi.Hücumda Milito son sezonum olmalı diye bağırırken, Coutinho hiçbir zaman istenen seviyeye gelemeyecek sanki.Tek etkili forvet Palacio durdurulduğunda Inter'in gol bulması tesadüflere kalıyor.Keza Ranocchia'nın isabetsiz ortasına ters vuran Garcia'nın golüyle üç puan geldi.Ancak bu takımın ara transferde en az 3-4 direkt oynayacak isimle takviye edilmeden alabileceği bir yol yok.Zaten Zanetti, Milito, Cambiasso'yu oyundan alan Stramaccioni'de artık yorgun ayaklarla bu işin gitmeyeceğinin farkında.Bunlar yetmezmiş gibi Sneijder problemi de her geçen gün büyüyerek devam etmekte.İlk geldiği sezon dışında futbol oynamayan Hollandalı geçen yaz 30 milyon veren Manchester'a gönderilmeliydi ancak o fırsat kaçtı.Şimdi ocakta 10-15 arası bir fiyata elden çıkarılabilirse iyidir.
Moratti'nin paraya kıyıp orta saha ve hücuma katkı verecek isimleri kadroya katması şart.Aksi takdirde her geçen hafta futbollarını geliştiren Napoli ve Lazio'nun arkasında Şampiyonlar Ligi biletini bu yıl da kaçırmak büyük ihtimal olacak.

4 Kasım 2012 Pazar

Herkese Ayar: Juve 1 - Inter 3

Ligin en güçlü kadrosunu kurmuş, yenilmezliğini 50. maça getirmiş, Pogba gibi bir ismi yedek oturtma lüksüne sahip rakibi karşısında henüz 19. saniyede açık ofsaytla gelen golle yenik duruma düşmek olabilecek en kötü senaryoydu Inter için.Şaşkınlık ve tedirginlikle geçen 10 dakika içinde ikinci golün gelmemesinde Handanovic'in payı büyüktü.Milito'nun sağında Palacio, solunda Cassano ile tamamlanan üçlü hücumla etkili olunmak istendi ancak Cassano'nun direği sıyıran şutu ve Palacio'nun iptal edilen golü dışında göze çarpan pozisyonda yaratamadı ilk yarıda.Bunda hücuma destek veren Cambiasso'ya orta sahada Gargano'nun yetersiz kalmasının payı büyüktü.Ranocchia ve Juan Jesus'ın her ağır kaldığı an tedirginlik yaşatsa da 34. dakikada maçın kırılma anı yaşandı.Tagliavento'nun Lichtsteiner'e çıkarmadığı ikinci sarı kart, kızgın ve mağrur Rocky'nin güçlü Rus boksör karşısına dikilmesine benzer bir etki yaptı Inter üzerinde.İkinci yarının başlamasıyla hırs, azim ve kararlılıkla Juve kalesine yüklenen Inter Milito'nun penaltısıyla önce beraberliği, yorulan Cassano'nun yerine giren Guarin'in çabalarını tamamlayan Arjantinliyle sonra da galibiyeti yakaladı.
Nagatomo'nun gayreti sonucu Palacio'nun ayağından 3. golü de bulunca takımını zor deplasmana çok iyi hazırladığı belli olan Stramaccioni'nin haklı gururu görülmeye değerdi.Hakeme, basına, ezeli rakibe karşı elde edilen bu zaferde genç çalıştırıcının payı büyük.Ancak unutulmaması gereken önemli noktalar hala var.Göbekte ne Gargano, ne de Mudingayi Inter seviyesinde değiller.Cassano'nun 60 dakikalık kondisyonu gerçeği, Milito'nun yedeğinin olmaması, kulübenin dar olması ve yeteri kadar pas yapamamanın getirdiği sıkıntılarla topa sahip olma oranında istenilen seviyeye gelememek gibi...Ocakta takıma direkt etki edecek 2-3 transfere kesinlikle ihtiyaç var.Bu gerçekleşirse Scudetto şansından ancak o zaman bahsedilebilir...

2 Temmuz 2012 Pazartesi

Prandelli Verdi

Korkulan şekilde İspanya'nın öne geçmesiyle başladı final.Öne geçtiklerinde maç vermesi imkansıza yakın olan pas dehası takım karşısında yine de topla daha fazla oynamak marifet sayılabilir.Cassano ve Montolivo'nun şutları dışında pozisyon bulamasa da 40. dakikaya kadar oyunu çevirme ümidini taşıdı İtalya.Ancak 40. dakikada Alba'nın tek başına yaptığı koşu ve attığı gol takım kadar kenardaki Prandelli'nin de kimyasını bozdu.Finale kadar sürekli rakibe göre kurduğu doğru 11 ve taktikle beğeni toplayan çalıştırıcının forvetsiz oynayan İspanya karşısında Barzagli tercihinin hatası ikinci golde ortaya çıkmış oldu.Oysa ki Chiellini - Bonucci göbeğiyle başlamak hızlı akınlar karşısında daha doğru olurdu.Chielli'nin erken sakatlığıyla mecburen kullandığı ilk değişiklikten sonra ikinci yarıya Di Natale ile başladı.İki pozisyondan yararlanamayan Di Natale sonrası tam takım baskıyı kurmuşken gereksiz şekilde daha dakika 60 olmadan Motta'yı oyuna alan Prandelli 3. oyuncu hakkını da tüketmiş oldu.Motta'nın girer girmez sakatlanmasıyla da maç orada bitti.2-0 geridesin maçı beraberliğe dahi getirsen 30 dakikalık uzatmalar var ve son oyuncu değişikliğini yaratıcılığı üst düzey olan Giovinco yerine her an sakatlanmaya müsait, hiçbir zaman 90 dakika sahada kalamayan Motta ile kullanıyorsun.Bu en hafif tabirle teknik direktör skandalıdır.
Geri kalan dakikalarda 10 kişi karşısında elini kolunu sallaya top dolaştıran İspanya farkı açtı.İtalya finale kadar mükemmel geldiği turnuvayı Prandelli sayesinde İspanya'ya vermiş oldu.

29 Haziran 2012 Cuma

Bir Tokat Daha

Yıllardır canımı sıkan şeylerden biridir; futbol cahillerinin izlemedikleri, irdelemedikleri Serie A ve İtalyan futbolu hakkında atıp-tutmaları, salak saçma kötüleme girişimleri...Hatta bu ligde çok defansif oynandığı, az gol olduğu gibi bir inanışları da vardır ki, istatistikler her zaman terse yatırır bu cahilleri.Doğrusu bu ligde herkes mücadelesini en üst seviyede yapar.Her takımın mutlaka bir hücum planı vardır.Ve en önemlisi taktik zeka üst düzeydedir.İşte çoğunluğu bu ligden gelen İtalya ulusal takımı oynadığı futbol, sahadaki duruşu ve anlayışıyla bir tokat daha attı dün gece.Maça defans - Buffon anlaşmazlığıyla tedirgin başlansa da müthiş orta sahasıyla kısa sürede kontrolü eline aldı.De Rossi, Marchisio, Montolivo ve şaheser Pirlo ile İngiltere'de Gerard'ı görünmez yapan 4'lü aynı eziyeti Almanya'nın kalbi olan Schweinsteiger'e de yaşattı.Balzaretti, Abate ve Maggio'nun yokluğunda mecburen ters ayakla oynadığı sağ bekte Podolski'yi sahadan silerken, Bonucci - Barzagli ikilisi Gomez'i adeta yuttu.Özil ve Khedira'yla etkili olmaya çalışan Almanya karşısında Pirlo oyun kontrolünü alınca baskı kötü Alman defansının üzerine bindi.Cassano ve Balotelli nihayet yapması gerekenleri uygulayınca da skoru yakaladı İtalya.
İkinci yarıya değişiklikler ve baskıyla başlamak isteyen Almanya'nın karşısına Buffon dikildi gerektiğinde.Cassano - Diamanti değişikliğinde Giovinco daha iyi bir tercih olabilirdi diye düşünürken orta sahanın ilerisinde yapılan baskılar tarihi farkı yaratabilecek pozisyonları da verdi İtalya için.Ancak hala kendisinden gol beklediğim Marchisio çoğunu harcarken, Di Natale de klasına yakışmayacak vuruşlar yaptı.Doldur - boşaltlardan başka çaresi kalmayan Almanya son dakikada penaltıyı kazandı ancak İtalya final biletini kapmış; Primier Lig'den sonra Bundesliga'yı da devirmişti.Geriye pastanın en zor ve büyük kısmı (La Liga) kaldı.Bezdiren oyunlarıyla uzun zamandır resmi maçlarda kaybetmeyen İspanya'yı yenmek tarihi bir başarı olur Azzuriler için.Şu ana kadar destan yazan Prandellli'nin defans ve orta sahası elinden geleni yapacaktır yine.Hücumda çılgın, kara çocuk gevelemeden vurup tekrar gücünü gösterirse neden olmasın...

25 Haziran 2012 Pazartesi

Eze Eze Yarı Finale

Açıkçası Chiellini'nin yokluğunda Rooney'li İngiliz hücumu maç öncesi kağıt üstünde endişe vericiydi.Ancak hepsi o, kağıt üstünde.İki takım sahaya çıkıp yarı final için kapışmaya başladığında 4 tipik orta sahalı İtalya'nın, iki kanat - iki göbek oyuncusuyla sadece boşluk kollayan İngiltere'ye kurduğu üstünlük maçın akıbetini de belli etmişti.Beceriksizliğin doruklarındaki Balotelli ile top ezme konusunu abartan Cassano'ya rağmen %64 topla oynama oranıyla, 20'si kaleyi bulan 35 şutla maçı bitirdi İtalya.Bu İngiltere'nin yetersizliğini açıklasa da tüm uzatmaları penaltılara götürmek için Chelsea stili kapanan İngiliz oyuncuların yüzündeki korku ve güvensizlik vuruşlar sırasında da devam edince İtalya hakettiği şekilde yarı finale yükseldi.Tüm kadrosu Primier Lig oyuncularından oluşan İngiltere ise bir kez daha kendi futbolcularını abartmanın sonucunu ödedi.Yarı finalde turnuvadaki en büyük iki favoriden biri olan Almanya karşısına çıkacak olan Prandelli'nin öğrencileri gerçek bir sınav verecek.Ya Almanya'nın hareketli ve tempolu hücumları karşısında sendeleyecek ya da Pirlo şefliğinde orta sahasına ihanet edercesine oynayan forvetlerinin kendine gelmesiyle finali yakalayacak.

9 Mart 2012 Cuma

Bir Futbol Devrimi: BILBAO

Kadronuzda hiç yabancı olmayacak, rakibiniz Şampiyonlar Ligi'nde yaşadığı hezimetten sonra bu kupaya çok sıkı sarılan İngiltere'nin en iyi iki takımından biri United olacak, maç Old Trafford'ta olacak...Herhalde herhangi bir takım için alacağı kötü sonucun doğal mazeretleri olabilirdi bunlar.Ama Bilbao için değil.Maçın başlama düdüğüyle birlikte rakip sahaya yığılan, sürekli basan, top kapan, pas yapan bir Athletic vardı dün gece.Sıkıcı denilen Manchester şehrinde bir futbol ziyafeti sundular tüm dünyaya.Öyle ki ilk şutunu ve golünü 21'de atan Manchester'a ne coşku yakalama, ne de tempo yapma fırsatı verdiler.Futbolda son şampiyonalara ambargo koyan İspanya'nın anlayışını benimsemiş bu genç Bask takımı uzun süre sonra bir maçın tekrarını izlettirdi bana da.Pas yapısı ve sahaya yayılışıyla çokça Barcelona, pres gücü ve fizik kaliteleriyle de Mourinho'nun Madrid'inden birşeyler vardı çaresiz Ferguson karşısında.Barca'da Busquets'in defansın önünden yaptığı işi cesarette bir adım ileri götürerek orta saha oyuncusu Javi Martinez'i stopere yarleştirip yapan Bielsa, diğer stoper San Jose dışında tüm takımın hücum yaptığı müthiş bir takım yaratmış.Sezon başında Bilbao'ya verdiği söz nedeniyle Inter'in teklifini reddeden Bielsa, total ve hücum futbolu üzerine kafa yorup bunu sahaya yansıtan en önemli isimlerden biri olduğunu gösterdi.Sahanın her bölgesinde çoğalan Athletic'te hücumda Llorente'nin yanında sürekli saldıran Susaeta ve bana stiliyle Cassano'nun ilk zamanlarını hatırlatan Muniain maçın yıldızıydı.1,69'luk genç Basklı'nın artıları daha hızlı ve daha ciddi olmasıydı.Eğer De Gea'nın iyi performansı olmasa Manchester tarihi fark da yiyebilirdi.Ne Manchester'ın ikinci yarıda hırslanması ne de Ferguson'ın değişiklikleri oyunun gidişatını değiştirmedi.Rooney'i defansın solunda adam kovalayıp, ileri top şişirirken görmek United'ın yaşadığı eziyetin kısa bir özetiydi aslında.Sonuçta Bielsa'nın takımı 3 atıp çokça kaçırıp evine oldukça avantajlı döndü.''La Liga'da Barca ve Real diğer takımlar çok güçsüz olduğu için bu puan farkına ulaşıyor'' diyenlere; Valencia, Athletico Madrid ve mükemmel futboluyla Athletic Bilbao'nun son 8'e kalmasıyla La Liga tokat gibi bir cevap vermiş olacak.Bize düşense artık özellikle Bilbao maçlarını daha sık, daha dikkatli ve severek izlemek...

18 Şubat 2012 Cumartesi

Bitmek

Bugün bir dönemin bittiğinin kanıtıdır Inter'de.Yorgun bacaklar, eğik kafalar, hedefsiz isimlerle dolu bir kadro kaldı geriye, 2 yıl önce herşeyi kazanan takımdan.Yönetimden başlayan hatalar zinciri bir sezonun, itibarın, geleceğin kaybedilmesiyle sonlandı.Şampiyonlar Ligi'nin dışında kalma tehlikesi ise en yakın ihtimal artık.En ağır stoperi, en yaşlı oyuncu ortalamasını, yönünü ve motivasyonunu kaybetmiş oyuncuları kadrosunda bulunduran takım, lakabı ''Kaybeden'e'' çıkmış Ranieri'ye de teslim olunca, çaresizlik içinde kaldı.Tek hücum planı Di Vaio'yu defans arkasına sarkıtmak olan Bologna'dan 3 gol yemek için uğraşması gerekir bir takımın.Bunu da başardılar dün gece.Plansız hücumlar, Pazzini'ye şişirilen toplar, yaratamayan oyuncular.Olabilecek en kötü senaryo gerçekleşti Inter için.Baş suçlu Moratti'nin şapkasını önüne koyma zamanı artık.Çünkü maç sonu ''Mou'' diye inleyen, başarıya alışmış taraftarın sabrı taşmış durumda.