30 Temmuz 2010 Cuma

Pause # 37


John Rambo: To survive a war, you gotta become war.
Co Bao: That why they pick you? Because you like to fight?
John Rambo: Nah... I'm expendable.
Co Bao: Expendable... What mean ''expendable''?
John Rambo: It's like... someone... invites you to a party, and you don't show up; doesn't really matter.

0:24:07 - Rambo: First Blood Part II (1985)

24 Temmuz 2010 Cumartesi

Miguel Veloso Genoa'da

Genoa, Portekizli kaleci Eduardo'dan sonra bir başka Portekizli 24 yaşındaki Veloso'yla da anlaştı.Birçok kulübün gündeminde olan Veloso, raket gibi kullandığı sol ayağıyla milimetrik pasları ve frikikleriyle tanınıyor.Oyuncu ilk büyük çıkışını 21 yaş altı Avrupa Şampiyonası'nda yapmıştı.Veloso için Genoa'nın 6,5 milyon Euro bonservis ve Zapater'i Sporting'e vermesi bekleniyor.

16 Temmuz 2010 Cuma

Sokratis Papastathopoulos Milan'da

Milan sonunda adamakıllı bi transfer yapıp genç Yunan stoperi kadrosuna kattı.2 senedir Genoa'da oynayan 22 yaşındaki Papastathopoulos hırslı ve güçlü bir savunmacı.Thiago Silva, Nesta, Onyewu ve Papastathopoulos ile defansın göbeğini sağlama alan Milan, Yunanlı oyuncu için 5 milyon Euro ve 3 genç oyuncusunun bonservis ortaklığını Genoa'ya verecek.

15 Temmuz 2010 Perşembe

Pause # 36


Leonard Shelby:I have to believe in a world outside my own mind.
I have to believe that my actions still have meaning, even if I can't remember them.
I have to believe that when my eyes are closed, the world's still there.
Do I believe the world's still there? Is it still out there? …
Yeah. We all need mirrors to remind ourselves who we are.
I'm no different … now … where was I?


01:50:16 - Memento (2000)

Columbus Day

Val Kilmer'ın bütün film boyunca elinde çantayla gezdiği bi film dersek yanlış olmaz Columbus Day için.Son yıllarda sık sık televizyon filmi tadında yapımlarda gözüken Kilmer, kariyerine hiçbişi katmayan bi filmde daha başrolde.Aslında ilk 5-10 dakikasıyla umut veren film, sağlam bi soygun yapıp hayatına yeniden yön veren bir adamın hikayesini anlatıyor.Maddi anlamda tekrar düzlüğe çıktığını düşünen John Cologne, yıllardır görmediği eski karısı ve kızını aramayı, onlarla tekrar biraraya gelmeyi düşünür.Parkta tanıştığı küçük, kimsesiz çocuktan da cesaret alarak (mantık sınırlarını zorlayan polisten kaçışıyla) planını gerçekleştirir.Zayıf senaryosuyla ciddiye alınmayacak bi film.

Cavani Napoli'ye

Inter ve Manchester City'nin de gündeminde olan Uruguaylı Cavani Napoli'yle anlaştı.23 yaşındaki oyuncunun Inter için yetersiz olduğunu düşünmüşümdür hep, bu yüzden bi bakıma iyi oldu bu transfer.Napoli de çok beğendiğim Lavezzi'yle beraber enerjik hücum hattıyla çok etkili kontraataklar yaparlar.Bu arada Ibagaza ve Rommedahl'ı alan Olympiacos büyük ihtimalle Camoranesi transferinden vazgeçti.

13 Temmuz 2010 Salı

Maç Sonu

Dünya Kupası Finalinin ardından İspanya soyunma odası.Budweiser ve Jupiler sponsorluğunda...

12 Temmuz 2010 Pazartesi

Pause # 35


Narrator:I ran.
I ran until my muscles burned
and my veins pumped battery acid.
Then I ran some more.


02:04:10 - Fight Club (1999)

The Lodger

Hollywood'ta seri katil rüzgarı esmekte.Ancak bu katilin özelliği 19. yüzyıl Londra'sına korku salmış Karındeşen Jack'in cinayetlerini birebir taklit edip iz bırakmadan tıpkı onun gibi ortadan kaybolması.Kocasıyla evliliğinde istediğini bulamayan Ellen (Hope Davis), onun sahibi olduğu kiralık odaya taşınan Malcolm (Simon Baker), Ellen'ın şizofren olduğunu düşünen kocası Bunting (Donal Logue) ve cinayetleri araştıran detektif Chandler Manning (Alfred Molina)'in içinde bulunduğu şüpheliler listesiyle katil kim sorusuna dönüşen B Filmi tadındaki bu gerilim, şaşırtan son arayanların göz atabileceği türden.

Pandorum

İki uzay istasyonu görevlisi (Dennis Quaid) ve (Ben Foster) yıllar süren bir uykudan uyanırlar.Ancak ne kendileri, ne de niçin orada oldukları hakkında hiçbir bilgileri yoktur.Uzay istasyonunda vakit geçirdikçe gemide yalnız olmadıklarını, birçok kişinin öldüğünü, birçoğununda mutasyona uğradığını öğrenirler.Alman yönetmen Christian Alvart'ın imzasını taşıyan yapım; biraz Alien, biraz Mad Max, biraz Resident Evil'ı karıştırıp yeni bir tür ortaya çıkarmaya çalışsa da olamamış bi film Pandorum.Bilimkurguda ne işi olduğunu çözemediğim Dennis Quaid Yüzbaşı Payton rolünde sırıtırken, genelde esas oğlan olarak görmediğimiz ve bence müthiş bi aktör olan Ben Foster'ın çabaları da filmi kurtarmaya yetmiyor.

Sonu Belli Film Bitti

Tarihinde hiç kazanamamış olmasına rağmen turnuvaya en büyük favori olarak başlayan İspanya'nın zaman zaman futbol dersi verdiği Dünya Kupası hakettiği şekilde sahibinin oldu.İspanya neden kazandı?Buna bakarsak artık tüm dünyaya futbolun 11 kişininde oynaması gereken bir spor olduğunu kanıtladılar derim.Artık en iyi olmak için tüm futbolcularınız fizik olarak yeterli olmak zorunda, hemen hepsi iyi top kullanmak zorunda.Sahadaki defansif görev adamlarının da oyuna girmek zorunda olduğu, hücum oyuncularının adam kovalayıp, pres yapması gerektiği bir futbol düzeni var artık.Ve artık kaçak dövüşenlerin, korkak sistemlerin kazanmasının çok zor olduğu bir oyun futbol, bunu gösterdi bize İspanya.
Dünya Kupası içinse muhtemelen bir daha asla duymayacağımız o iğrenç sesten kurtulduğumuz için oh be bitti demiştir birçok kişi heralde.
(Not:10 kişi kaldıktan sonra 10 dakika dayanamayıp golü yiyen Hollanda'yı görünce 70 dakikaya yakın bir süre 10 kişi oynayıp Camp Nou'dan turu çıkaran Inter'ime bi kez daha şukela...)

8 Temmuz 2010 Perşembe

Pause # 34


David Mills:Wait, I thought all you did was kill innocent people.
John Doe:Innocent? Is that supposed to be funny? An obese man... a disgusting man who could barely stand up; a man who if you saw him on the street, you'd point him out to your friends so that they could join you in mocking him; a man, who if you saw him while you were eating, you wouldn't be able to finish your meal. After him, I picked the lawyer and I know you both must have been secretly thanking me for that one. This is a man who dedicated his life to making money by lying with every breath that he could muster to keeping murderers and rapists on the streets!
David Mills:Murderers?
John Doe:A woman...
David Mills:Murderers, John, like yourself?
John Doe:A woman... so ugly on the inside she couldn't bear to go on living if she couldn't be beautiful on the outside. A drug dealer, a drug dealing pederast, actually! And let's not forget the disease-spreading whore! Only in a world this shitty could you even try to say these were innocent people and keep a straight face. But that's the point. We see a deadly sin on every street corner, in every home, and we tolerate it. We tolerate it because it's common, it's trivial. We tolerate it morning, noon, and night. Well, not anymore. I'm setting the example. What I've done is going to be puzzled over and studied and followed... forever.

01:42:22 - Se7en (1995)

Bizimkiler Ne Yaptı?

Dünya Kupasında sona yaklaşılırken Inter'li futbolcuların turnuvadaki performanslarına yakından bakayım istedim.Geçen sezonu kiralık geçiren bu sezonda büyük ihtimalle satılacak olan Burdisso (Arjantin), Suazo (Honduras), Obinna (Nijerya)'yı saymazsak Inter turnuvaya 10 oyuncu gönderdi.İşte bu 10 ismin kupa karnesi;JULIO CESAR - BREZİLYA:Dünyanın en iyi kalecilerinden Cesar, Brezilya'nın en güvendiği isimlerin başında geliyordu.Tüm maçlarda 90 dakika oynayan Cesar, Fildişi, Portekiz ve Şili maçlarında bazı kurtarışlar yapsa da genelde kalesinde çok önemli tehlikeler yaşamadı, ta ki Hollanda maçına kadar.Maçın anti kahramanı Felipe Melo'nun kafasını sokması sayesinde boşa çıkıp hatalı golü yemiş oldu.Sneijder'in kafa golünde ise yapacağı birşey yoktu.
Oynadığı Maç:5
Akılda Kalan Sahne:Hollanda'ya elendikleri maç sonunda gözyaşları içinde röportaj verdiği anlar.

LUCIO - BREZİLYA:Kaptanlığınıda yaptığı takımının tüm maçlarında defansın liderliğini üstlenen Lucio, Juan ve Maicon'la birlikte Brezilya'nın kupadaki en iyi ismiydi.Tecrübesini her maçta sahaya yansıttı.Gerekli anlarda topla yaptığı kendine has çıkışlarıyla hücumlarıda başlattı.Portekiz karşılaşmasında maçın adamı seçildi.
Oynadığı Maç:5
Akılda Kalan Sahne:Hollanda maçında son dakikalarda yaptığı dripling.

DOUGLAS MAICON - BREZİLYA:Dünyanın en iyi sağ beki yoğun geçen sezona rağmen oldukça diri gözüktü.Her maçta kalitesini, klasını ortaya koydu.Mevkisinin açık ara en iyisi olduğunu birkez daha kanıtlayan Maicon, Kore maçında kilidi açan golü atarken, Şili maçında Juan'ın golüne asist yaptı.
Oynadığı Maç:5
Akılda Kalan Sahne:Kuzey Kore'ye dar açıdan attığı mükemmel gol.

WALTER SAMUEL - ARJANTİN:Maradona'nın sıcak baktığı ender Interlilerden olan Samuel, Arjantin'in ilk iki maçında görev alırken Güney Kore maçının son dakikalarında arka adelesinden sakatlandı ve kalan üç maçı kaçırdı.Her zamanki gibi sağlamcı ve güven veren oyunuyla görevini yaptı.Oynamadığı Almanya maçında Arjantin'in dörtlük olması önemini gösterdi.Onunla beraber diğer Interliler Cambiasso ve Zanetti Almanya karşısında olsaydı büyük ihtimalle yarı finale Arjantin çıkardı.
Oynadığı Maç:2
Akılda Kalan Sahne:Nijerya maçında faulle karışık oyuncuyu engelleyip Heinze'nin rahat bi kafayla golü atmasını sağlaması.

DIEGO MILITO - ARJANTİNSezonun en formda golcülerinden biri olarak geldiği Afrika'da Maradona tarafından iki maçta toplam 90 dakika şans tanınmasıyla hayal kırıklığına uğradı.Nijerya maçında son 10 dakikada oyuna giren Milito, Yunanistan maçında ilk onbir başlayıp 80 dakika sahada kaldı.Bu süre içinde istediği gol pozisyonlarını bulamayınca Maradona bir daha da yüzüne bakmadı.Maradona'nın (kendi tabiriyle Muhammed Ali'den yumruk yemiş gibi hissettiği) Almanya maçında dahi sahada dökülen Higuain ve Tevez'in yerine oyuna Milito'yu sokmaması yaşadığı sersemlikten olsa gerek.
Oynadığı Maç:2
Akılda Kalan Sahne:Almanya maçında kulübeden Maradona'ya somurturken.

RENE KRHIN - SLOVENYA:Geçen sezon nerdeyse hiç şans bulamamasına rağmen aday kadroya çağrılması potansiyelinin bi göstergesi.Genç yaşında bu organizasyonun havasını soluması bile ona çok şey katacaktır.Vasat Sloven takımında üç maçta da oyuna giremedi ancak girse rahatlıkla oynardı.
Oynadığı Maç:0
Akılda Kalan Sahne:Ancak Slovenya'nın bulduğu gollerde sevinirken kadraja girdi.

DEJAN STANKOVIC - SIRBİSTAN:1998'de Yugoslavya, 2006'da Sırbistan-Karadağ forması giyen Stankovic bu kez Sırbistan formasıyla sahaya çıkarak tarihe geçti.Kağıt üstünde oldukça güçlü gözüken ve sürpriz yapması beklenen Sırbistan'ın kaptanıydı.Ancak hayal kırıklığı yaratıp gruptan çıkamayan takımında o da vasatı aşamadı.
Oynadığı Maç:3
Akılda Kalan Sahne:Almanya maçında Klose'nin ikinci sarıyı görmesini sağlayıp rakibini eksik bırakışı.

SULLEY MUNTARI - GANA:2006'da Gana'yla çok iyi performans gösteren Muntari 2010'da beklenmedik şekilde yedek kaldı.Ancak yerine tercih edilen Ayew, Asamoah, Annan gibi isimler çok iyi oynayınca kimse bu kararı sorgulamadı.3 maçta sonradan oyuna girip, 1 maçta ilk onbir oynadı.Toplam 125 dakika şans buldu.Ayew'in cezası nedeniyle sol açık oynadığı Uruguay maçında perdeyi açan isimdi.
Oynadığı Maç:4
Akılda Kalan Sahne:Çeyrek finalde 34 metreden Muslera'yı avladığı şutu.

SAMUEL ETO'O - KAMERUN:Turnuva öncesinde haksız yere Roger Milla tarafından eleştirilen Eto'o dağınık ve ne oynadığı çözülemeyen Kamerun'un ayakta kalan tek oyuncusu, aynı zamanda kaptanıydı.Japonya maçında gol bölgesinden çok uzakta oynatılmasına rağmen önemli pozisyonlar hazırladı.Danimarka maçında takımını öne geçiren, Hollanda maçında beraberliği getiren golü attı.3 maçıda kaybetmeleri Eto'o'nun değil takımının kötü olmasındandı.
Oynadığı Maç:3
Akılda Kalan Sahne:Danimarka maçında skor 1-1 iken direkten dönen vuruşu.

WESLEY SNEIJDER - HOLLANDA:Şu bir gerçek ki Sneijder olmasaydı Hollanda bugün finalde olmayacaktı.Şu ana kadar 6 maçın hepsinde oynadı 4'ünde maçın adamı seçildi.5 golle Villa'yı Gol Krallığında yakaladı.Gollerinin üçünde topun rakiplerine çarpıp ağlarla buluşması şansı, sürekli denemesi kendine olan güvenini gösterdi.Altın onbire girmeyi şimdiden garantiliyen Sneijder en değerli oyuncu ödülü için de en önemli adaylardan.Hollanda'nın finali kazanması durumunda 2010'daki 4. kupasını kaldıracak olan Sneijder şüphesiz Dünya Kupasındaki en başarılı Inter'li oldu.
Oynadığı Maç:6
Akılda Kalan Sahne:Çeyrek finalde Brezilya'ya karşı kafayla attığı galibiyet golü.

Pause # 33


John Doe:Detective. Detective. DETECTIVE!
You're looking for me.


01:31:04 - Se7en (1995)

Heykelleri Dikilir mi?

En büyük favori İspanya beklenildiği gibi finale kaldı.Eğer kazanırsa 72-74'te sadece Almanya'nın başardığı Avrupa Şampiyonluğu arkası Dünya Şampiyonluğunu kazanacak.Nihayet Torres'i kulübeye, Pedro'yu ilk onbire alarak başladı İspanya.Bu da zaten sürekli sahip oldukları topla daha da etkili olmalarını sağladı.Pedro laubaliliği yüzünden kaçırdığı gol dışında çok iyi oynadı.Xavi, Iniesta, Alonso'nun pas trafiğiyle Almanya'yı sürekli zorlayan İspanya golü beklenmedik şekilde kornerden buldu.Uzun Alman stoperlerin arasında geriden bomboş gelen Puyol kafayı vurdu, İspanya'yı finale taşıdı.Puyol aynı golü 6-2'lik maçta Real'e de atmıştı.Golün öncesinde Almanya'nın en net pozisyonunda Kroos zayıf vurdu, fırsatı harcadı.İlk yarıda Mesut'un yerde kaldığı pozisyon bence penaltıydı.Yine de maçın büyük bölümünde topa hakim olan, topu koşturan, pozisyon bulan İspanya kazanmayı sonuna kadar haketti.Finalde Sneijder-Robben extra bişeyler yapamazsa kupa İspanyolların olacak gibi.Oynadıkları futbolla her maç orta sahada rakiplerine üstünlük sağlayan, Barcelona'nın ve İspanya'nın dünya futboluna yaptığı katkılardan ve sundukları temaşa zevkinden dolayı Xavi-Iniesta'nın heykeli dikilmeli Barselona şehrine.Mümkünse top ayaklarına yapışık halde resmedilmeli...

7 Temmuz 2010 Çarşamba

Teşekkürler Toldo

2001'de Inter'e katılan Francesco Toldo bugün futbolu bıraktığını açıkladı.5 sene önce Julio Cesar'ın transferiyle yedek kaleci konumuna düşen Toldo, 2000'deki Avrupa Şampiyonasında yıldızlaşmış ve sürekli Buffon'la mukayese edilir hale gelmişti.Inter'de altyapıda görev alması beklenen Toldo'nun kariyerinde Juventus'a karşı karambolden attığı bir golü de var.

4-2-3-1

Finale kalan ilk takım Hollanda olurken kupanın Avrupa'da kalacağı da kesinleşti.Dünya Kupasında son üç takımın ve bu sene Şampiyonlar Ligi finalisti takımların ortak özelliği hepsinin aynı sistemle 4-2-3-1 oynaması.2 defansif 3 hücumcu orta saha-forvet kırması oyuncuların skor bulmasıda bu sistemin temel noktalarından.5 takımın beşlisine bakarsak;
INTER: Cambiasso, Motta, Sneijder, Pandev, Eto'o
BAYERN:Van Bommel, Schweinsteiger, Ribery, Robben, Müller
HOLLANDA:Van Bommel, De Jong, Kuyt, Sneijder, Robben
ALMANYA:Khedira, Schweinsteiger, Podolski, Özil, Müller
İSPANYA:Busquets, Alonso, Xavi, Iniesta, Villa
İspanya'nın Villa'yı daha çok hücum bölgesine Iniesta'yı ise ortaya yaklaştırması gibi detaylarada açık olan sistemde, tek forvetin arkasına dizilen bu oyuncuların genelde 90 dakikayı çıkarması ve oyunun her anında aktif olması önemli unsurların başında geliyor.Schweinsteiger'in hem kendi ceza sahasına hem de rakip cezahasına girmesi sabit ön libero fikrini de toptan çöpe atmış durumda.Almanya'da Müller, Podolski, Hollanda'da ise Sneijder'in gol yükünü çekmesi tesadüf değil bu oyuncuların hem markajdan daha rahat kurtulmaları hem de destekçi santraforlar olarak oynadıkları sistemin özelliği.Önümüzdeki sezon Avrupa'da daha çok takımın 4-2-3-1 sistemiyle sahaya dizileceğine şüphe yok.

4 Temmuz 2010 Pazar

Pause # 32


Narrator:We need to talk
Richard Chesler:Ok.Where to begin? With your constant absenteeism? With your unpresentable appearance? You're up for review
Narrator:I am Jack's complete lack of surprise.
Richard Chesler:What?
Narrator:Let's pretend.You're the Department of Transportation, OK?
Someone informs you that this company installs front-seat mounting brackets that never pass collision tests, brake linings that fail after a thousand miles, and fuel injectors that explode and burn people alive.What then?

Richard Chesler:Are you threatening me?
Narrator:No.
Richard Chesler:Get the fuck out of here, you're fired!
Narrator: I have a better solution. You keep me on the payroll as an outside consultant and in exchange for my salary, my job will be never to tell people these things that I know. I don't even have to come into the office, I can do this job from home.

01:16:49 - Fight Club (1999)

Messi Gitti, Schweini Kaldı

Makina düzenindeki Almanya sistemsiz, düzensiz Arjantin'i eleyince destekleyecek takımda kalmadı.Hollanda'nın finaldeki rakibi Almanya mı İspanya mı izleyip görüceğiz.Önceki gün Maradona'nın sataştığı Schweinsteiger önderliğinde şov yapan Almanya sayesinde artık takım oyununun olmazsa olmaz olduğu kanıtlandı.Messi - Maradona karşılaştırmaları yapılacaktır yine yarından itibaren.Bu zamanın futbolunda, bu anlayışla, Messi yerine Maradona olsa sonuç farklı olmazdı.Karşısına dişli takım çıktığında Cambiasso, Zanetti hatası açıkça ortaya çıktı Maradona'nın.Keşke efsaneler sürekli devam etse ama ne yazık ki olmuyo.Maradona'da kendi döneminde kalan oyun sistemiyle Arjantin'in eve dönmesine sebep oldu.Günün diğer maçında İspanya beklenenden zor bi galibiyet aldı.İspanya'da değişen bişi olmadı yine dökülen Torres, yine sahne alan Villa.

3 Temmuz 2010 Cumartesi

Pause # 31


Tyler Durden:Look.
The people you are after are the people you depend on.
We cook your meals.
We haul your trash.
We connect your calls.
We drive your ambulances.
We guard you while you sleep.
Do not fuck with us.


01:34:39 - Fight Club (1999)

Underrated

Dünya Kupasında birkez daha gösterdi kim olduğunu.Hız, teknik, yaratıcılık, sorumluluk herşey var bu adamda.Dünyanın en iyi futbolcuları sayılır sık sık.Evet Messi en iyisidir, arkasından Ronaldo gelir.Xavi, Iniesta, Ibrahimovic, Ronaldinho, Kaka, hatta İngilizlerin kartonları Rooney, Gerrard isimleri bile geçer.Nedense bir türlü akla gelmez Robben.''İmajın futbolcu bonservisine göstergesi'' demiştim Torres için.Ters orantısı görülür Robben'de bu olayın.Acaba Arjen Robben saçlarını kaybetmiş, yüzü reklam panoları için tercih edilmeyen biri değilde; yakışıklı ve arkasına medya ordusunu almış bir İngiliz olsaydı Real'den bu kadar rahat gönderilebilir miydi? Messi, Ronaldo derken arkasından Robben diye eklemeden geçilir miydi!!! Ya da Mirko Vucinic karizmatik bir İtalyan ya da İspanyol olsaydı şu anki bonservis bedeli üç katına çıkmaz mıydı!!!

''Bidon'' Patlayınca

Futbol bu yüzden şaşırtıcı ve güzel.45 dakika sonunda hanesinde asist, kazanılan toplar ve olumlu fubol yazan bi adamın ikinci yarıdaki 15 dakikasıyla takımı adına herşeyi berbat edebileceğini görebildiğimiz bir oyun bu.Dramı her zaman bol olan bu oyunda günün aktörü bu sezon Serie A'da ''yılın bidonu'' seçilen Felipe Melo oldu.Evet maç Melo'nun derin pasında henüz neden sahada olduğunu kavrayamayan Oijer'in hatası sonucu Robinho'nun golüyle başladı.Hollanda'nın en önemli silahı Robben'e gelen ikili - üçlü sıkıştırmalar dersine çalışmış Brezilya'yı gösterdi devre boyunca.Ancak Bastos'un aldğı kart, Brezilya'nın gelmeyen ikinci golü devreye umutlu girmesini sağladı Hollanda'nın.İkinci yarıya arkasında Van Bommel ve Sneijder'in desteğini alarak başlayan Robben'in kanadından yüklenerek başladı Hollanda.İlk yarı iyi idare eden Bastos'un ikinci yarı aksadığı görüldü Uçan Hollandalı karşısında.Gilberto Silva'nın yaşlı ayakları da yorulunca her yere yetişmek isteyen Felipe Melo kaderini yazdı maçın bi anlamda.Önce kalecisinin yumruklayacağı topa kafasını sokarak kendi kalesine gol attı, daha sonra kornerde Sneijder'i kaçırarak ikinci gole sebep oldu.Hızını alamayıp Robben'in bacağına basınca kırmızı görüp 10 kişi bıraktı Brezilya'yı.Elbette yorulan G.Silva'yı, vasat Hollanda stoperleri arasında yokları oynayan Fabiano'yu bu kadar oyunda tutup, yenik duruma düştüğünde B planı olmayan Dunga'da, Melo kadar yenilgide pay sahibidiydi.Sahi kulübede Kleberson yerine, hücumun tıkandığında sahaya sürebileceğin Ronaldinho otursa, kurtarıcı olarak Nilmar değil Pato oyuna girse daha mı kötü olurdu Brezilya için!!! Bunun hesabını Dunga verir artık...

2 Temmuz 2010 Cuma

Marco Motta Juve'de

Juve'de transferler devam ediyor.Geçen hafta Roma'nın bonservisini alamamasıyla tüm hakları Udinese'ye kalan Marco Motta, Juventus'un kesinleşen son transferi oldu.24 yaşındaki sağ bekin İtalya'nın yeni teknik direktörü Prandelli tarafından yeniden yapılanacak olan Ulusal takımdada yer bulması bekleniyor.